Beşikdüzü ilçesinde, boşanma aşamasında olduğu eşi Ali Eren Somun tarafından tabancayla vurularak katledilen Sinem Somun’un ardından, olaya müdahale etmek isteyen bekçi E.E. de bacağından yaralandı. Fail, motosikletle kaçtığı Sinop’ta polis operasyonu sonucu yakalandı.
Kent merkezine yakın bir boş arazide kamp çadırı kurmaya çalışırken yakalanan şüpheli, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’ne sevk edilecek.
Kadın Cinayeti ve Şiddetin Sistematik Yüzü
Olay, önceki gün saat 22.30 sıralarında Beşikdüzü’nün Adacık Mahallesi’nde gerçekleşti. Sinem Somun, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan eşi Ali Eren Somun tarafından evinde katledildi. Fail, kaçarken olay yerine gelen bekçilere ateş açarak bir bekçiyi de yaraladı.
Yapılan incelemeler, Ali Eren Somun’un, Sinem Somun’un yaşadığı daireye arka balkondan tırmanarak girdiğini ortaya koydu. Bu durum, kadınların maruz kaldığı şiddetin ve devletin koruma mekanizmalarındaki zaafiyetin bir kez daha kanıtı niteliğinde.
Sosyal Medyadan Yapılan Tehditler Göz Ardı Edilmişti
Ali Eren Somun’un, olaydan 6 gün önce sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ali Eren Somun asla yarım bırakmaz. Ona yapılan hiçbir haksızlık unutulmaz, affedilmez. Sessiz kaldığını sananlar bilsin ki o sadece zamanı bekler. Çok şükür intikam aceleye gelmez. Hak yerini bulana kadar içi soğumaz” ifadelerini kullandığı görüldü. Paylaşımında mafya lideri Sedat Peker’in görseline yer vermesi ise erkek şiddetinin popüler kültürde nasıl meşrulaştırıldığının bir göstergesi.
Buna karşılık Sinem Somun’un sosyal medyada yaptığı paylaşım, onun yaşam felsefesini ortaya koyuyordu:
“Çok basit ya. Hayvanları öldürmeyeceksin, ormanları yakmayacaksın, kadınlara ve çocuklara zarar vermeyeceksin. Kalp kırmayacaksın. Efendi gibi yaşayıp, ölüp gideceksin. Bu kadar basit. İnsan olmak bu kadar basit.”
Erkek Şiddeti ve Devletin Sorumluluğu
Sinem Somun’un katli, kadın cinayetlerinin bir “aile meselesi” olmadığını, toplumsal bir sorun olduğunu bir kez daha gösterdi. Uzaklaştırma kararlarının etkisizliği, koruma mekanizmalarının işlemeyişi ve erkek şiddetinin cezasız kalması, bu katliamların temel nedenleri arasında.
Bir kez daha yüzümüze vurulan gerçek şu: Kadınlar, erkek şiddetine karşı yalnız bırakılıyor. Devlet, failleri değil, kadınları “koruma” adı altında özgürlüklerini kısıtlayan uygulamalarla suçun ortağı haline geliyor.