Hatay’da Hava Kirliliği: Deprem Sonrası Yaşam Mücadelesi ve Ekolojik Yıkım

239-proje-hatayi-nefessiz-birakti-1

6 Şubat depremlerinin ardından henüz normale dönmeyen Hatay’da, hava kirliliği, konteynerlerde yaşamak zorunda bırakılan binlerce insanın sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Bölgedeki doğal varlıkların hızla yok edilmesi, kontrolsüz sanayi faaliyetleri ve yetersiz denetimler, ekolojik dengenin bozulmasına ve toplum sağlığının geri dönüşü zor bir şekilde zarar görmesine yol açıyor.

Doğa Tahribatı ve Kirli Havanın Bedeli

Hatay’da zeytinlikler ve orman alanları, acele kamulaştırma kararlarıyla yok edilirken, kaçak beton santralleri ve denetimsiz madenler devasa toz bulutları oluşturuyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Akademisi ve Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından düzenlenen çalıştayda, bölgedeki hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınır değerlerini katbekat aştığı ortaya kondu.

Depremin üzerinden geçen 25 ayda, Hatay’da 272 sanayi projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu yapıldı. Bunların büyük çoğunluğu maden, beton ve demir-çelik tesisleri olmak üzere doğayı tahrip eden projelerdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 225 projeye “ÇED gerekli değil” derken, sadece 14’üne “ÇED olumlu” kararı verdi. Toplam 239 proje onaylanırken, yalnızca 25 proje reddedildi. Bu durum, bölgedeki ekolojik yıkımın ne denli hızlandığını gözler önüne seriyor.

Kanserden Ruh Sağlığına: Hava Kirliliğinin Çok Boyutlu Etkileri

Çalıştayda sunulan verilere göre, Hatay’da Ocak 2025’te ölçülen PM10 ve PM2.5 değerleri, DSÖ’nün belirlediği güvenli sınırların sırasıyla 1,3 ve 2,8 kat üzerinde çıktı. Özellikle PM10’un kesin kanserojen olduğu vurgulanırken, bu kirleticilerin solunum, kalp-damar, sinir ve bağışıklık sistemlerinde ciddi hasarlara yol açtığı belirtildi.

Çocuklar ve hamileler, hava kirliliğinden en fazla etkilenen gruplar arasında. Gebelikte toza maruz kalmanın bebek sağlığını olumsuz etkilediği bilimsel verilerle ortaya kondu. Ayrıca, PM2.5’teki artışın depresyon ve anksiyete riskini önemli ölçüde artırdığına dikkat çekildi.

Ekolojik Yıkım ve Tarımın Çöküşü

Beton santralleri, taş ocakları ve moloz yığınları, tarım arazilerini ve sulak alanları yok ediyor. Bu durum, kırsal yaşamı ve gıda güvenliğini tehdit ederken, işçiler de meslek hastalıkları riskiyle karşı karşıya kalıyor.

TOKİ Projeleri ve Yeşil Alanların Yok Edilmesi

Hatay’ın Serinyol ilçesindeki Yıldırım Mesire Alanı’nda TOKİ’nin başlattığı “köy evleri” projesi için ağaçların kesilmesi, bölge halkının tepkisine neden oldu. Bölge sakinlerinden Mehmet Çelik, “Binlerce insanın nefes aldığı, doğayla buluştuğu bu alanda konut projesine ihtiyaç yok” diyerek, ekolojik tahribata karşı çıkıyor.

Çözüm: Şeffaf ve Katılımcı Politikalar

Çalıştayın sonuç bildirgesinde, hava kirliliğiyle mücadelede bilimsel temelli, şeffaf ve toplumsal katılıma dayalı politikaların hayata geçirilmesi çağrısı yapıldı. Merkezi ve yerel yönetimlerin, afet sonrasında sağlıklı bir çevre için sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği vurgulandı.

Hatay, yalnızca bir deprem bölgesi değil, aynı zamanda ekolojik yıkımın ve sağlık krizinin en yoğun yaşandığı bir direniş alanı. Doğayla uyumlu, adil ve sürdürülebilir bir yaşam için mücadele, hem bugünün hem de gelecek nesillerin hakkı.

PM10 ve PM2.5 Nedir?

  • PM10: Çapı 10 mikrometreden küçük toz ve polen gibi partiküller. Akciğerlere ulaşarak solunum hastalıklarına yol açar.
  • PM2.5: 2.5 mikrometreden küçük, duman ve egzoz kaynaklı partiküller. Kana karışarak kalp-damar hastalıklarına neden olur.

Doğanın sesine kulak vermek, yaşamı savunmaktır.

Exit mobile version