NEPAL’DE REVİZYONİST İHANETE SAPAN “PRAÇANDA YOLU”NUN HAZİN SONU VE SON GENÇLİK İSYANI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Nepal’de NKP (M) önderliğinde 1996 yılında kırlardan başlayan Halk Savaşı, 2000’li yılların başında başkent Katmandu’yu sarmış, NKP o dönem kardeş parti olarak gördüğü Maoist partilere kesin zafer için halk ayaklanmasına gün saydıklarını bildirmişti.

Derin bir sessizlikle örtülü coşkulu bir bekleyişe giren kardeş Maoist partiler, kendilerine bildirilen Katmandu ayaklanmasını bir türlü göremediler. Ayaklanma gerçekleşmemiş, Praçanda önderliğindeki NKP (M), parti içindeki sağ kanat temsilcisi Baburam Bhattarai’nin “Demokratik Devrimi”ne çakılıp kalmayı, sosyalist devrimin daha baştan Hindistan ve Çin müdahalesiyle yenilgiye uğrayacağı jeopolitik argümanlarla da beslenen tezlerine ikna olmuş; Praçanda ve Bhattarai bu sağ oportünist, özünde revizyonist görüşlerin ittifakı üzerinden silahları BM garantörlüğünde teslim etmişlerdi.

2008 yılında monarşinin yerine geçen burjuva parlamenter sistem üzerinden NKP (M) ilk seçimlerde hükümet oldu. Praçanda Başbakan, Bhattarai Maliye Bakanı’ydı. 2008’den bugüne kadar Praçanda ve partisi NKP (M) 8 koalisyon hükümetinde bulundu. 3 dönem başbakanlık yaptı. En son 2022-2024 arası kurulan koalisyon hükümetinde başbakandı. Bu veriler, bugün yaşanan toplumsal patlamanın; reformist, revizyonist, tasfiyeci Praçanda Yolu üzerinde açığa çıktığını göstermektedir. Her ne kadar son hükümette kendisi değil, 2018’de birleşip 2021’de ayrıldığı NKP (Birleşik ML) Başkanı Sharma Oli başbakan olsa da.

8 ay süren bu ilk hükümetin ardından 2025’e kadar 14 hükümet daha kuruldu. Bu dönemde Nepal Komünist Partisi (Maoist) Lideri Pushpa Kamal Dahal, yani Praçanda hem “devrimci” söylemi sürdürmeye çalıştı hem de dahil olduğu koalisyon hükümetleri içinde güç paylaşımı nedeniyle pragmatik adımlar attı. Her ne kadar Bhattarai 2015’te ayrılıp sosyal demokrat bir çizgide ilerlese de sosyalist devrime sırt dönen, jeopolitik argümanlarla kısmi demokratik haklar üzerinde uzunca bir dönem kuluçkaya yatan Praçanda, bu sürecin yozlaştırıcı rüzgarlarına, Bhattarai’nin tasfiyeci konseptine uyumlu bir şekilde revizyonizmin yelkenlerini açtı.

2015’te Nepal’in yeni anayasasının kabul edilmesinden sonra Bhattarai NKP (Maoist)’ten ayrıldı ve kendi partisini kurdu: Naya Shakti (Yeni Güç Partisi). Bu ayrılık, 2006 sonrası revizyonizme evrilen Maoist hareketin en önemli bölünmelerinden biriydi ve aynı kulvardaki iki revizyonist sağ politik hattın yollarını ayırmasıydı. Esasta ideolojik değil, taktik/pragmatik/politik eksenli bir ayrılıktı.

Görece Maoist platforma tutunup bugüne kadar kurulan hiçbir hükümette yer almayan Kiran ise Praçanda ve Bhattarai’den ayrılarak kurduğu Nepal Devrimci Komünist Partisi ile ilk iki önderin ideolojik kuşatmasını radikal açıdan yarıp kitleleri kendi MLM yatağında birleştirme misyonunu yerine getiremedi. Daha çok parlamento dışı sol muhalefet çağrıları ve ittifaklara öncülük yapan bir misyonla yoluna devam etti, bugün de ediyor.

İlk yıllarda “Maoist” hükümetler halkın beklentilerini karşılamada sınırlı başarı gösterseler de parti elitleri ve bürokratik yapılar halkın taleplerini bastırmaya çalıştı. Hükümetler sık sık değişti, koalisyonlar çöktü ve siyasi istikrarsızlık derinleşti. Praçanda, bu süreçte bilinen tüm revizyonistlere has bir yetenekle demagojik bir tarzda “devrimci” söylemi sürdürürken hükümet politikalarında her seferinde geri adımlar atmak zorunda kaldı. Buna karşın halkın örgütlenme kapasitesi, sokak eylemleri ve sivil itaatsizlik biçiminde yükselerek devam etti. Sonuçta kendilerini halk karşıtı, ayrıcalıklı bürokratik elit burjuva bir sınıf bileşeni olarak karşısına alan kitle öfkesiyle yüzleşmek zorunda kaldılar. Praçanda’nın Katmandu’da kızına hediye ettiği evi işgal eden gençliğin öfkesi ve devamında yayınlanan deklarasyonda onun da kellesinin istenmesi bunun en berrak kanıtı oldu.

En son sanal medya yasağı, popüler söylemle “Z kuşağı” gençlik öncülüğünde kitlesel protestolara yol açtı. Bu hareket, halkın biriken öfkesinin ve kendi içinde “kralcı”, gerici eğilimlerle iç içe geçmiş olsa da son tahlilde revizyonist, reformist, sağcı görüşlere karşı topyekûn nesnel devrimci bilinçlenmenin dışavurumuydu.

Gençler öncülüğünde ateşlenen halk öfkesi, sanal medya ve sokak eylemleri aracılığıyla Nepal’in son 15 yılında köhnemiş, bürokratik, sahte “sol”, “sosyalist”, “komünist”, “Maocu” yozlaşmış ve halktan kopuk elitlere karşı devrimci bilincini ve isyanını gösterdi. Hükümet binaları ve mevcut düzeni temsil eden semboller protestoların hedefi oldu. Başbakan K.P. Sharma Oli istifa etti ve yasağı kaldırdı; ancak halkın yapısal ve yaşamsal talepleri hâlâ karşılanmadı. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın geçici başbakan olarak atandığı bugün de politik istikrarsızlık devam ediyor.

Marksist-Leninist-Maoist perspektifle bakıldığında Nepal’deki süreç, halkın devrimci potansiyelini ve sınıf mücadelesinin sürekliliğini gösteriyor. Sık değişen hükümetler ve bürokratik elitlerin baskısı halkın bilinçlenmesini ve devrimci örgütlenmesini zorunlu kılmıştır. Praçanda’nın bu süreçteki rolü, demagojik devrimci söylem ile hükümette pragmatizmin dengelenmesi olarak okunabilir. Bu revizyonist konseptte gelinen yerde kitle öfkesiyle suçüstü yapılmış, en son 2024’te hükümetten çıkan Praçanda ve partisi halk isyanının hedefi haline gelmiş, kelle isteyen söz konusu deklarasyonda 3. sırada yer almaktan kendini kurtaramamıştır.

“Z kuşağı” ve işçi sınıfı hareketleri, halkın devrimci özne olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır. Nepal’deki deneyim, halkın baskıya karşı direnç geliştirdiğini ve devrimci potansiyelin her zaman var olduğunu göstermektedir. Birçok yazılı basında yapılan yorumlarda ve sunulan verilerde bu kitle isyanının içinde kralcı, monarşi yanlılarının etkili olduğu, son hükümetin ilk ziyaretini Çin’e, ikincisini Hindistan’a yaptığı; bu bağlamda bir ABD parmağı olduğu ve anti-komünist yönelimin harekette ağırlık kazanacağı yönündeki belirlemeler sıklıkla dile getirildi. Bu endişe verici durumu elbette bir yere not edip gözlem altında tutmak gerekir. Ne var ki buradaki temel doğrultu kısmi “demokratik devrim” üzerinden üstünden atlanılan kapitalist üretim ilişkilerine dayalı sınıfsal antagonistik çelişkilerin; zenginler ve fakirler arasında karşıt yönlerde kutuplaşan özgül ağırlığının gelinen yerde sürdürülemez oluşudur.

Halk isyanı; bunu belgeleyen, açık eden, nesnel olarak bu kutuplaşmayı aşan, hükümet olan tüm KP’lerin başlangıçta vaat ettikleri ama tüm hükümet pratiklerinde uzak durdukları, verili sömürü koşullarını sosyalist bir gelecekle değiştirmeye ayak diremelerine karşı derinden birikerek gelen ve anda patlayan bir isyan niteliğindedir. Bu temelde meşrudur.

Dünyanın son 15 yılında nerede görülmüştür, 10 yıllık Halk Savaşı sonrası kurulan 8 hükümette koalisyonun büyük ortağı olarak yer alıp 3 kere başbakanlık yapan bir “Komünist Partisi” ve önderinin, kitlelerin refahını esas almak yerine; kapitalist üretim ilişkilerini sürdürüp kendi bürokratik elit sınıfı ve ailesini ihya ederek bu patlamalardan bihaber, masum olsun! Bu bağlamda Praçanda, Bhattarai ve öncülük ettikleri revizyonist ihanet çizgisi baş suçludur.

Halkın örgütlenmesi güçlendirilmeli, gençlik hareketleri desteklenmeli; her renkten reformist, revizyonist bürokratik elit baskısı ve narsisist liderlik karşısında bilinçli ve örgütlü direniş sürdürülmelidir. Yapısal reformlar, eşitsizlikleri azaltacak ve halkın temel ihtiyaçlarını güvence altına alacak şekilde vadedilerek ortaya çıkan kitle isyanının gazı alınmadan, temel sorun iç cephede kapitalist sömürüye karşı sosyalizm; dış cephede emperyalist bağımlı–yarı bağımlı statüye karşı anti-emperyalist bağımsız politik hatta ısrar etmek olmalıdır.

Sonuç olarak Nepal’in son on beş yılda yaşadığı toplumsal pratik, NKP (M) ve ona öncülük eden Praçanda Yolu’nun, MLM rotasından revizyonizme saptığı koşullarda nasıl hazin bir sona konakladığını; burjuva zeminde nasıl yozlaştığını, değiştirmeye çalıştığı sistemin yeni “komünist” maskeli burjuvaları haline nasıl geldiğini göstermesi açısından oldukça çarpıcı derslerle doludur.

Yaşanan kitle isyanına doğru MLM çizgiyle önderlik edecek politik özneler, Nepal sınıf mücadelesinin yığınakta biriktirdiği toplam tarihsel geçmişinden bugüne uzanan iki çizgi mücadelesinde verili durumda bugün tali ve zayıf yönünde bulunmaktadır. Geçmişte DEH tarzı bir Maoist uluslararası merkezin bugün olmadığı ve tüm Maoist etiketli partilerin son 15 yıllık hükümet pratiklerinde oldukça olumsuz ideolojik-politik sicil ve sabıkalarıyla kitlelerin yargılayan bilinçlerinde suçüstü yakalandığı tüm dezavantajlara rağmen Praçanda’nın revizyonist ihanet yolunu tersine bükecek öznel ve nesnel koşullar mevcuttur. Nepal halkı 2006-2008’de kaçırdığı Sosyalist Devrim/Proletarya Diktatörlüğü fırsatını, yaşadığı deneyimlerin dersleriyle buluşacak taze Maoist önderliklerle yakın gelecekte kaçırmayacaktır.

Marksizm-Leninizm-Maoizm Zafere…
Revizyonist Tasfiyeci Çizgi Yenilgiye Götürür!

Sercan AYDIN

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.