Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Suriye’deki kanlı iç savaşın en karanlık aktörlerinden biri olan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el Colani’yi (Ahmed el Şara) 17 Mart’ta Brüksel’de düzenlenecek barış konferansına davet ederek, uluslararası toplumun gözünün içine baka baka çifte standartını bir kez daha gözler önüne serdi. Colani, Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından kendini “Suriye Devlet Başkanı” ilan etmiş, HTŞ ise terör örgütü kimliğine rağmen Batılı ülkeler ve Türkiye tarafından fiilen tanınan bir yapı haline gelmişti. Bu durum, terörizmle mücadele adı altında yürütülen söylemlerin ne kadar ikiyüzlü olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
HTŞ, iktidarı ele geçirdikten sonra Alevi, Kürt ve Dürzi azınlıkları dışlayan bir ulusal konferans düzenledi ve tüm silahlı grupların kendisine teslim olmasını emretti. Bu süreçte, özellikle Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye kentinde perşembe gününden bu yana devam eden katliamlarda en az 973 sivil acımasızca öldürüldü. Bölgede yaşanan insanlık trajedisi, uluslararası toplumun sessizliği ve HTŞ’ye verilen dolaylı destekle daha da derinleşiyor. ABD ve Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) acil toplantıya çağırması ise bu katliamlar karşısında etkisiz bir hamle olmaktan öteye gidemiyor.
HTŞ, geçmişte Alevi bölgelerinde cihatçı militanlar tarafından gerçekleştirilen saldırıları “münferit” olarak nitelendirip, önlem aldığını iddia etmişti. Ancak bugün yaşananlar, bu örgütün ne kadar kan dökücü ve insanlık dışı bir yapı olduğunu tüm çıplaklığıyla gösteriyor. AB’nin Colani gibi bir terör örgütü liderini barış konferansına davet etmesi, Suriye’deki krizin çözümü değil, daha fazla kan dökülmesi anlamına geliyor. Bu karar, AB’nin insan hakları ve demokrasi söylemlerinin ne kadar içi boş olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Suriye halkının acıları, uluslararası siyasetin çirkin oyunlarına kurban ediliyor.