Van’da Halkın Özgürlüğü Zincirleniyor: Eylemler Yasak, İrade Hapsediliyor

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Van’da yaşanan siyasi kriz ve ardından gelen gelişmeler, devletin otoriter reflekslerini bir kez daha gözler önüne sererken, emekçi halkın demokratik haklarına yönelik bir saldırı olarak değerlendiriliyor. Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’a verilen ceza ve belediyeye kayyım atanması, yerel demokrasinin askıya alınması anlamına geliyor. Bu adım, halkın iradesinin gasp edilmesi ve merkezi iktidarın yerel yönetimler üzerindeki vesayetini pekiştirmesi olarak yorumlanıyor.

Protestoların yükseldiği bu süreçte, Van Valiliği’nin 26 Şubat ile 12 Mart tarihleri arasında kent genelinde tüm eylem ve etkinlikleri yasaklaması, devletin baskı mekanizmalarını bir kez daha devreye soktuğunu gösteriyor. Valilik, bu kararı kamu düzeni, can ve mal güvenliği ile genel sağlık gerekçeleriyle meşrulaştırmaya çalışsa da, aslında bu tür yasaklar, emekçi sınıfların örgütlü mücadelesini engellemeye yönelik bir araç olarak kullanılıyor. Toplanma, gösteri yapma ve ifade özgürlüğü gibi temel demokratik haklar, sermaye devletinin çıkarları doğrultusunda kısıtlanıyor.

Valiliğin açıklamasında, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’na dayanılarak, neredeyse tüm toplumsal faaliyetlerin yasaklandığı belirtiliyor. Gösteri yürüyüşleri, basın açıklamaları, oturma eylemleri, anket çalışmaları, çadır ve stant kurulumları, imza kampanyaları ve hatta bildiri dağıtımı gibi faaliyetlerin yasaklanması, devletin toplumsal muhalefeti bastırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Ayrıca, il dışından gelecek kişi veya grupların Van’a giriş çıkışlarının kısıtlanması, devletin sınırları içerisinde hareket özgürlüğünü de kısıtlayan bir uygulama olarak dikkat çekiyor.

Bu yasaklar, emekçi sınıfların örgütlenme ve hak arama mücadelesine yönelik bir saldırı niteliği taşıyor. Van’da yaşananlar, Türkiye’deki siyasi rejimin otoriterleşme eğiliminin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Yerel yönetimlere kayyım atanması, halkın iradesinin hiçe sayılması ve protestoların yasaklarla engellenmeye çalışılması, sermaye devletinin demokratik hakları nasıl gasp ettiğini bir kez daha gösteriyor.

Van’daki bu gelişmeler, emekçi sınıfların mücadelesinin önündeki engellerin daha da büyüdüğünü gösteriyor. Ancak aynı zamanda, bu tür baskılar, halkın örgütlü mücadelesini daha da güçlendirebilir. Tarih, devletin baskıcı politikalarının, emekçi sınıfların direnişini kırmak yerine, onları daha da bilinçlendirdiğini gösteren örneklerle dolu. Van’da yaşananlar da, emekçi halkın demokratik hakları için verdiği mücadelenin bir parçası olarak görülmeli ve bu mücadele, sermaye devletinin baskılarına karşı daha geniş bir dayanışma ile sürdürülmelidir.

Van’daki yasaklar ve kayyım atanması, devletin otoriter yüzünü bir kez daha ortaya koyarken, emekçi sınıfların örgütlü mücadelesinin ne kadar hayati olduğunu da gösteriyor. Bu süreç, halkın demokratik hakları için verdiği mücadelenin bir parçası olarak değerlendirilmeli ve bu mücadele, daha geniş bir dayanışma ile sürdürülmelidir.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.