ACTİT, BİR-KAR, CDK-F, Odak ve Öncü Partizan tarafından örgütlenen anma, 6 Eylül Cumartesi günü saat 15.00’te gerçekleşti. Pere Lachaise Mezarlığı’ndaki törene tüm devrim şehitlerin anısına saygı duruşu ile başlandı. Türkiyeli-Kürdistanlı ilerici-devrimci güçler adına yapılan konuşmada Yılmaz Güney’in halkın sanatçısı ve savaşçısı kimliği öne çıkarıldı. Devrimci sanat alanında göstermiş olduğu başarılar kadar yaşadığı dönemde yürüyen devrim mücadelesiyle kurduğu bağın ne kadar anlamlı olduğu vurgulandı.
Ortak bildiride Türkiye’deki güncel koşulların Yılmaz Güney’in sürgüne çıkmak zorunda kaldığı dönemden çok da farklı olmadığı; işçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki sömürünün giderek arttığı, grev ve örgütlenme hakkının yok sayıldığı söylendi. Kürt halkının kendi geleceğini tayin etme hakkının yok sayılması ve Kürtlerin direniş kültürünün eritilmek istenmesi eleştirildi.
Bildiri Yılmaz Güney’in şu sözleri ile sonlandırıldı:
“Dost ve düşman herkes bilsin ki… Kazanacağız, mutlaka kazanacağız. Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmek daha iyidir.”
Bildirinin ardından Grup Vardiya devrimci marş ve türkülerle müzik dinletisi gerçekleştirdi. Kürt yurtsever sanatçı Farqın Azad ise Yılmaz Güney’in devrimci-mücadeleci kimliğine vurgu yapan Kürtçe bir konuşma ile katılımcıları selamladı; Ey Dîlberê ve Herne Pêş’i seslendirdi. Yılmaz Güney’e ithaf edilen şarkılar kitle tarafından hep birlikte söylendi. Yaklaşık 60 kişinin katıldığı anma töreni Yılmaz Güney için yazılmış bir şiirin okunmasının ardından sonlandı.