Antakya Emek ve Demokrasi Platformu, emperyalistler ile TC gibi bölge aparatlarının Şam’da yönetime getirdiği eli kanlı halk düşmanı Colani’nin, yarın (11 Nisan) Türkiye’ye gelecek olmasını protesto etti.
Necmi Asfur Anadolu Lisesi karşısında yapılan açıklamada, “Alevi Katili Colani’yi Ülkemizde İstemiyoruz” pankartı açıldı. Açıklamayı platform adına İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi Servet Üstün Akbaba okudu.
Akbaba yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
“HTŞ yönetiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani’nin komutasında; Alevi inanç merkezleri yakılmış, kutsal mekânlar tahrip edilmiş, kanaat önderleri infaz edilmiş, Alevi köyleri basılarak sivil halk katledilmiş ya da zorla göç ettirilmiştir. Bu eylemler, yalnızca mezhep temelli nefret suçları değil; 1948 Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında açıkça tanımlanan kültürel ve fiziki soykırım suçlarıdır. Yargısız infazlar, zorla kaybetmeler, işkence, zorunlu göç, toplu infazlar ve kadınlara yönelik cinsel şiddet, Colani rejiminin temel uygulamaları hâline gelmiş; sadece inanç ve kimlik temelinde değil, kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm sivil halk için bir cehenneme dönüşmüştür.”
“Colani’nin Türkiye davetlisi olarak gelmesi Alevi toplumu başta olmak üzere tüm savaş mağdurlarını büyük bir travma ve öfkeye sürüklediğini söyleyen Akbaba, “Colani’nin Türkiye’ye gelişi, bu insanların acılarına tuz basmak, adaleti yerle bir etmektir. Türkiye, geçmişi katliamlarla dolu bir cihatçının sığınağı olamaz! Türkiye, Colani gibi bir savaş suçlusunu himaye edemez” diyen Akbaba, insanlık düşmanı cihatçı çetelere karşı dünyaya şu çağrıları yaptı:
- Uluslararası Ceza Mahkemesi başta olmak üzere tüm yetkili kurumlar Colani ve HTŞ hakkında derhâl soruşturma başlatmalı; insanlığa karşı işlenen suçların failleri yargılanmalıdır.
- Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, Colani’nin ülkeye getirilmesi veya sığınma sağlamasıyla ilgili iddialar hakkında kamuoyuna açık, net ve bağlayıcı açıklamalarda bulunmalıdır.
- Türkiye, uluslararası hukuk ilkelerine bağlı kalmalı, savaş suçlularına yönelik her türlü koruma ve sığınma uygulamasından kaçınmalıdır.
- Alevi toplumu başta olmak üzere savaş mağduru halkların güvenliği ve onuru gözetilmeli, Türkiye’de yaşayan mağdurların adalet talepleri ciddiye alınmalıdır.
- Suriye’de Alevi, Dürzi, Kürt, Hristiyan ve Türkmen halklara yönelik katliamlar, bağımsız heyetlerce yerinde incelenmeli; bölgeye insan hakları mekanizmaları denetiminde insani koridorlar açılmalıdır.
- Uluslararası kamuoyu ve insan hakları örgütleri, HTŞ’nin işlediği suçları görmezden gelmeyi bırakmalı, Colani rejiminin meşruiyet kazanmasına izin vermemelidir.”
Akbaba, “Sessizlik suça ortaklıktır. Suriye’de süren bu mezhep temelli vahşet, tüm insanlığın vicdanına yapılmış bir saldırıdır. Adaletin terazisi şaşarsa, en çok da barış umudu kaybeder. Antakya Emek ve Demokrasi Platformu olarak ; barışı, eşitliği ve adaleti savunanlar olarak bu karanlığa karşı sesimizi yükseltiyor, insanlık onurunu savunmaya devam ediyoruz” diyerek konuşmasını noktaladı.