İşçi Sınıfının Düşünce ve Eylem Silahı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünyada ve Türkiye’de burjuva fikirlerin etkisi altında kalan kimi parti ve örgütlerin kendi krizlerini görmeden “Marksizmin ideolojik krizde” olduğu tespitinde bulunabildikleri biliniyor. Maoist komünistler daima bu hatalı fikre karşı çıktılar. 

SSCB-Sovyetler Birliği ile birlikte Doğu Avrupa’daki sosyalist kamp 1991’de çöktü. 1956’da benimsenen kapitalist restorasyonun finaliydi. Bu yenilgi burjuvazi tarafından komünizm ideolojisinin yenilgisi olarak ilan edildi. Bu ne anlama geliyor? Komünizm ideolojisi yenilmiş, aşılmışsa meydan sonuna dek burjuva ideolojisine kalmıştır. Onlara göre komünist kampın politik, siyasi yenilgisi Marksist teorinin yanlışlığının kanıtıydı ve Sovyetler Birliği ile birlikte Marksizm teorisi de çökmüştü. Dilde kemik yok! Burjuva fikirlerin tesiri altında onların dediklerini biraz sosyalist cilayla tezgaha koyan revizyonist akımdan teorisyenler -aslında kendilerine ait fikirleri olmayan bu “teorisyenler”- piyasada olanı tekrar ederek “Marksizmin ideolojik krizi”nden söz edip durdular. Fakat gerçekler inatçıdır. 1991’den sonra emperyalist kapitalist dünya ekonomisi ve siyasetindeki gelişmeler sınıf çelişkisi ve sınıf mücadelesinin seyri tamda Marksist teorinin açıkladığı muhtevada tüm özellikleriyle açığa çıkmıştır. Marksizme saldıranlar bir kez daha Marksizmin teorik zaferi karşısında derslerini almışlardır. Marksist teorinin kapitalizme özgü açıkladığı tüm temel özellikler şiddetlenerek çok daha gelişmiş yönleriyle gerçekleşmektedir. Sovyetler Birliği ve sosyalist kamp yenildi ve kapitalist dünyanın bir parçasına dönüştü. Sosyalizm cephesindeki bu ağır yenilgiden sonra kapitalist düzen maskesini indirdi ve zafer sarhoşluğunu artan saldırganlığıyla gösterdi. Kapitalizmin tüm niteliklerini içinde taşıyan ve daha da şiddetlendiren emperyalizmi görünmez kılmak için parlatılan “küreselleşme” teorisi sermayenin ürettiği krizler ve sonuçlarını açıklamakta pek işe yaramadı ve bu teorinin ömrü de uzun sürmedi. Çünkü ekonomik ve toplumsal gerçekliklere dayanmıyor ve açıklanamıyordu. 

Şunu da belirtelim, Marksizmi bir bütün kavrıyoruz. Bu bakış açısıyla ve gelişen bir bilim olarak Marksizmden söz ettiğimizde Marksizm-Leninizm-Maoizmden söz ettiğimiz anlaşılmalı.

Yeniden ve yeniden kanıtlandığı gibi Marksizm sermayenin niteliğini sınıflar arasındaki uzlaşmazlığı, üretici güçleri ve üretim ilişkilerinin ileriye doğru hareket yönünü tarihsel duraklarıyla, iktisadi temeliyle isabetle açıklamıştır. Emperyalist-kapitalizm karakterinde içkin olan hangi yön bugün Marksizm-Leninizm-Maoizm teorisinin açıkladığı özellikler dışında kalmıştır? Aksine emperyalist-kapitalist barbarlık ekonomik ve siyasi, politik gericilik karakteriyle Marksizmin açıklamalarını doğruluyor. Olgulara dayanan Marksizm bilimini çürüten, yeni bir bilimsel teori doğmuş değil. Bu nedenle kapitalizme karşı komünizm fikri, burjuva ideolojisine karşı proletarya ideolojisi her şeyden önce şu yada bu partinin politik karar konusu olamaz. Aynı şekilde komünist devrim gerekliliği de felsefi bir tasarı değil, diyalektik tarihi materyalist düşünce ile nesnel toplumsal ve tarihi gelişme aşamalarının mükemmel bir bilimsel açıklanmasıdır. Kapitalizmin belli başlı özellikleri Marksizmin tasarımları değil, kapitalist üretim biçimi siyasal politik düzenin taşıdığı karakteristik özellikler Marksizm tarafından en ince ayrıntısına kadar açıklanmaktadır. Marksizm-Leninizm-Maoizmin teorik zaferinin gücü toplumsal gerçekler temeli üzerinde yükselmiş olmasına dayanır. Burjuva teorisyenler komünizm teorisi karşısında güçsüzdür, çünkü diyalektik materyalist Marksizm iktisadi ve toplumsal realiteyi açıklar. Burjuva teorisi ise her dönem objektif toplumsal, iktisadi gerçekliğin işçi sınıfı ve bütün halk kitlelerinin anlamaması için eğip büker, çarpıtır.

Marksizmin sınıf düşmanları varsın Sovyetler Birliğinin yıkılmasıyla Marksizmi dondursunlar. Gerçekte ise Marksist-Leninist-Maoist teori her hangi bir ülke veya ülkelerdeki (Sovyetler Birliği gibi) devrimle sınırlandırılamayacak bir düşünce ve eylem kılavuzudur. Donuk değil, toplumsal olgulara dayanan canlı bir bilimdir. Marksizm işçi sınıfı elinde yenilmez bir silahtır. Bir düşünce ve eylem silahı. Kapitalizm karşısında çözümü açıklayan ve ufkunda parlayan devrimin gerekliliğini gösteren Marksizm tüm emekçilere toplumsal olguları karşıt yönleriyle göstermeyi, kapitalist sömürüyü olumsuzlamayı, emek gücünü özgürleştiren sosyalizmi olumlamanın gerekliliğini gösteren düşünme ve eylem silahını emekçilere verir. Bu büyük ve yenilmez silahı geçersiz işe yaramaz kılan her hangi bir başka bilimsel teori var mı? Yok! Bilimin karşısına bilim ile çıkmayıp politik tespit ve kararla “Marksizmin ideolojik kriz”inden söz edenlerin ideolojik krizde olduğu çok açıktır. 

SINIF MÜCADELESİ SÜRÜYOR

Sınıflar varsa sınıflar arasında savaşım olacaktır. “Sınıf mücadelesinin sonlandığı” yada işçi sınıfının tarihi rolü ve önderliği konusunda olumsuz yönde propaganda çürük burjuva ideolojisinin çaresizliğini gösteriyor. Devrimci sınıf mücadelesininin yolundan saptırılması, ideolojik kaosa sürüklenmesi burjuvazinin esas amacıdır. Bu nedenle ideolojik taarruz sürekli ve sistemli şekilde sürer. Fakat gerçek yaşam kendi yasasıyla yürür. Bırakalım sınıf mücadelesinin sonlanmasını çok çeşitli formlarıyla sınıflar arasında çelişkiler şiddetlendi ve mücadele sürmektedir. Bu nesnel olgu varlığını koruduğu için iki yön karşımıza çıkmaktadır. Birincisi: bu uzlaşmaz sosyal çelişkiler karşısında çözümsüz olan burjuva sınıf ideolojisi olgunun üstünü örtmeye odaklı iken, ikincisi: somut durumun tahliline dayanan proletarya ideolojisi çelişkilerin çözümünde devrimci yöntemler sunar. Bu iki sınıf ideolojisi arasındaki mücadele kesintisiz sürmektedir.

Dünya değişiyor ama bu hızlı değişim ve gelişmeler hangi sınıf ve kimlerin lehine, hangi sınıf ve kimlerin aleyhinedir?. Toplumsal ilerleme modern burjuva toplumunda sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırmaz, bilakis olabildiğince şiddetlendirir. 

Bilimsel-teknik devrimler ve üretici güçlerin muazzam gelişmesi insanlık için daha sağlıklı, özgür ve eşit yaşam şartlarının yaratılmasını gerektirirken, tam tersine gelişmiş üretici güçlerin kapitalist mülkiyette olması dünyada tüm toplumlar için yok edici bir tehdit ve tehlike oluşturmaktadır. Demek ki, tüm insanları rahatça doyuracak seviyede gelişmiş üretici güçlerin insanlığın yararına akılcıl biçimde sunulması için üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin kaldırılması zorunludur. Dünya kimyasal, biyolojik silahlarla tehdit edilmektedir. Akıllı mühimmatlar son gelişmiş teknoloji ile insanlar acımasızca öldürülüyor. Hava, su kirliliği, temiz gıdaya, sağlık, ulaşım, eğitim, barınma hakkına ulaşamadığı için yok olup gidenler, uyuşturucu, fuhuş, kültürel, ruhsal çöküntü, radyasyon vs. vb. yarı-sömürge ülkelerin yağmalanması, savaş alanına dönüşmesi bütün bunlara yol açan emperyalist ülkelerde de artan işsizlik, ahlaki çöküntü, işçi sınıfının yoksullaşması kapitalist özel mülkiyet düzeninin sonuçlarıdır. Her şey karşıtıyla vardır. Kapitalizmin olumsuzluğu içinde yükselen olumluluk sosyalizm biricik çözüm olgusudur ve evrenseldir. Marksizm-Leninizm-Maoizm bu evrensel siyasi hedefin ideolojisi ve silahı, devrimci sınıf mücadelesi ise onun politik biçimidir. 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da halk kitlelerini perişan eden, doğa yıkımına yol açan benzer sonuçlar dünya kapitalizminin genel görünümlerinin birer parçasıdır. Kapitalizm sürekli kriz üretmektedir. Azami kâr uğruna tekelci rekabet ve savaş emperyalist-kapitalizmin niteliğinde içkindir. Tek bir kurtuluş yolu var: işçi sınıfı ancak iktidar hedefli sınıf mücadelesi yolu ile gelecek yazgılarını kendi eline alabilir. 

Kapitalist meta bolluğunun parıltısı zihinleri fethediyor. Bir ekmeğe muhtaç milyonlarca emekçinin varlığı zenginlerin umrunda mı! Zengin ile yoksul, işçi ile sömürenler arasındaki sınıf ayrımı ve eşitsizliği yaşamın her alanında görülmektedir. Sermayeye, üretim araçlarına sahip burjuvazi ile üretim araçlarından yoksun, emek gücünü satmak dışında bir şeyi olmayan ezici çoğunluk arasındaki uçurum derinleşiyor. Sömürenler ile sömürülenler arasındaki eşitsizlik ve bunun kaynağı olan emek-sermaye çelişkisi ancak devrimci proletarya önderliğinde sosyalist devrimle çözülebilir. İşçi sınıfına dayanmak zaruridir. İşçi sınıfının devrimci tarihsel görevi ve evrensel sınıf niteliğine ilişkin aşındırıcı teorilerin karşılığı yoktur, temelsizdir. Sınıf çatışması şiddetlendikçe işçi sınıfının biricik değiştirici güç olduğunu sınıfı yok sayanlarda görecektir. 

Komünistler her yerde işçi sınıfının genel çıkarlarını temsil eden siyasi, politik hatta ilerleyerek yeniden sınıfı kazanmak zorundadır. Mücadeleye yön veren baş çelişki emek-sermaye çelişkisidir. Bu bağlamda işçi sınıfı içinde kök salmadan hedeflere ulaşılamaz. Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao’nun bilimsel açıklamaları bu teorik temel üzerinde günümüzün somut şartlarının açık tahlili yapılarak ve bu olgulardan çıkarılan devrimci teorinin aydınlattığı yolda kararlıca ilerlemek ve bu siyasi hedefleri sınıf mücadelesiyle gerçekleştirmek zorunlu. 

Dünya yeniden şekilleniyor. Tek ülkeler ve bölgesel savaşlar ve yıkım, kriz, kaos kaçınılmaz olarak devrimci şartları olgunlaştırıyor, yeni bir geleceğin tohumlarının bu yıkıcı durum içinde yeşerdiği ilk başta görülmez, ama kitleler kendi yazgılarını belirleyecek yöne doğru kaydıkça bu olgu ufuktan parlamaya başlar. İşçi sınıfının mücadelesi, enternasyonel komünist hareketin tarihi tecrübesi zengindir. Sovyetler Birliği, Çin ve sosyalizm cephesi bugün yok, ama sınıf savaşımına yol gösterecek büyük teorik ve pratik hazine vardır. Burjuvazi ve onların kaynağından beslenenler sosyalizm deneyimini karalamaya devam etmektedirler, komünist hareket ise sınıf teorisi ve mücadelesini geliştirme, önderlik etme görevinde işçi sınıfının tarihi mücadele deneyimi hazinesinden yararlanmayı bilir. Burjuvazinin sınıf iktidarının yıkılarak zaferler kazanılması şu yada bu ülke ile sınırlı bir beklenti değil evrensel bir realitedir. Tarihi temelimiz üzerinde daima Marksist-Leninist-Maoist teorik bilincimizi güçlendirmeli, kitleleri bilinçlendirme ve örgütleme görevinin aksatılmaması esastır. Yüzyıl önce enternasyonel proletaryanın dahi önderi V.İ. Lenin yaşama gözlerini yumdu, ama teorik ve pratik mirası yirmi birinci yüzyılda işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor. Lenin yoldaşı saygıyla anarken, proletaryanın büyük önderinin mirasından yararlanmak için teorik hazinesinin dikkatli incelenmesi ve öğrenilmesi ve uygulanması gerekir. Bu her türlü övgüden daha esas ve değerlidir. Unutulmamalı Marksizm-Leninizm-Maoizm geçmişin değil, geleceğin teorisidir. Sınıf mücadelesi bir kavramdan ibaret değildir. Çıkarları uzlaşmayan sınıfların koşulları oluştuğunda birbirlerine karşı sert, keskin ve ölümüne mücadelesini ifade eder. Nihayetinde siyasi açıdan iktidar savaşıdır. Buda savaşımın somut görevleri olduğunu gösterir. 

Komünistlerin politikası sadece kapitalizmin, yada genel olarak toplumda varolan başlıca çelişmelerin bilgisine dayanmasıyla sınırlı değil, aynı zamanda söz konusu çelişmelerin nasıl çözüleceği bilgisine de dayanır. Biz Maoist komünistlerin programsal ve siyasi açıdan fikirlerimiz ve çözümlerimiz açık ve nettir. İhtiyaç olunan ise disiplinli ve kararlı çalışan parti ile kitleler ile buluşabilmektir. Söz söylendikten sonra meydan pratiğindir. 

Azami hedeflere ulaşmak asgari hedeflere dair politikanın yerine getirilmesi görevinden koparılamaz. Kitlelerin sorunlarına müdahil olmak, açıklamak ve çözüm perspektifi oluşturmak ve çalışmak gerekmektedir. Emperyalist finans kapital ve komprador burjuvazinin çıkarları uğruna azgınlaşan faşist devlet diktatörlüğünün halk üzerindeki baskısı arttıkça artmaktadır. Kitlelerin çoğunluğu memnun değil. Milliyetçilik ve islamcılık narkozu halk kitlelerini uyutmada tesir kaybı yaşıyor. Demokratik toplumsal hakların devrimci kitleler gücüyle güvenceye alınması için yürütülmesi gerekli mücadele, şirketlerin doğayı talan etmesine, toprağı suyu, havayı zehirlemesine karşı, grev yasaklarına, kadınların, din ve inanç gruplarının, ulus ve milliyetlerin baskıya uğramasına karşı, işsizliğe, yoksulluğa karşı, eğitim, sağlık, ulaşım, konut, gıdaya erişim hakkı, insanca çalışma koşulları ve ücret, sendikal hak ve örgütlenme özgürlüğü için mücadele, savaş, işgal ve ilhaka karşı mücadele, halka karşı suç işleyen bürokrat, politikacı, görevlilerin cezasız kalmasına karşı mücadele, hapishanelerde devrimci tutsaklara uygulanan tecrit, izolasyon, baskı ve teslim alma politikasına karşı mücadele bir bütün olarak aynı zamanda kapitalizmin aşılması ve insanca toplumsal ihtiyacına uygun olan sosyalist-komünist sistemin kurulması mücadelesinin parçasıdır ve kitlelere sınıf bilincinin taşınmasının birer uğraklarıdır. Demokrasinin mücadele ile kazanılması nihai hedeflere ulaşma halkalarından biridir. Mücadele ve araçları bir bütün olarak kavranarak kararlı duruşla geliştirilebilinir. 

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.